Keyifli bir Açılış, Harikulade bir Mutfak!

Dün harika bir gündü! İstanbul, güleryüzlü çalışanlarıyla yepyeni bir mağazaya kavuştu. ALNO ve GAGGENAU markaları artık Nispetiye10’daki bu yeni mağazada görülebilir!

Açılışı Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar, Alno Türkiye ve Tielsa Almanya ekibi yaptı. TIELSA’nın ürettiği connected kitchen ALNO mutfak bizi büyüledi!

Ben de bu açılışa özel tatları, işte bu harika mutfakta pişirme fırsatına sahip oldum. Sevgili Barış Yıldızsoy ve ekibine bir kez daha buradan hayırlı olsun diyorum.

Viedodanda izleyeceğiniz üzere, mutfak hareketli! Bu da ne demek; artık standart 90 cm tezgahlarda çalışmak zorunda değilsiniz demek… ilk kez bir mutfağa bu kadar hayran kaldım! yaptıkları inovatif ürünler sadece hayali tasarımlar değil, günlük hayatta tam da ihtiyacımız olan ürünler; bu tezgah yükseltme ve alçaltma sistemi ile ilgili şöyle örnek vereyim: 3 kişilik bir aile düşünün, baba 1.80cm, anne 1.55 cm, çocuk da 1.30 boyunda. Bu 3 birey mutfağa girdiği zaman maalesef standard 90 cm’lik tezgahlarda çalışmak zorunda kalıyorlar; babanın eğilmekten beli ağrıyor, anneye yüksek gelen tezgah bacaklarını ağrıtmakla kalmıyor, pişireceği yemeğin içini dahi görmekte zorlanıyor, çocuk ise mutfakta hiç görev alamıyor.  işte Tielsa’nın bu sistemiyle bu durum tamamen ortadan kalkıyor. mutfağa keyif ve ergonomi geliyor. Çocuk, anne ve babasıyla birlikte yemek yapmanın keyfine varıyor. İşte bu; yaşayan bir mutfak demek benim için.

Firmanın yaptığı yenilikler sadece tezgahın yükselip, alçalmasıyla da kalmıyor, ağzı açık bırakan, şaşırtan pek çok sistem mevcut.

Kısacası daha önce çok fazla mutfakta bulundum, hiç bir mekanda bu denli, rahat, ergonomik ve mutlu çalışmadım! Kendimi şanslı sayıyorum 🙂

acilis pelin dumanli tielsa barış yıldızsoy pelin dumanli pelin dumanli gaggenau pelin dumanlı alno tiesla murat hazinedar

Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi, Devrek Meslek Yüksekokulu, Aşçılık Bölümündeydim

Yıl 2005, ben Yeditepe Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak sanatları bölümüne girmek için tüm istek, azim ve çabam ile uğraşıyorum…. Çok sorum vardı geleceğime dair… bölüme girmeden önce bana birinin yol göstermesini çok istemiştim ama maalesef gastronominin anlamını bile bilen çevremde kimse yoktu. 2005 Ağustos ayında bölümümü burslu kazandığımı öğrenince tüm gece şükrettim ve kendi kendime ahdettim “Bana kimse yardım etmedi, eğer benden yardım istenirse elimden geldiği sürece yapacağım” diye.

Bu sözümü unutmadım…Hayat da bana unutturmadı!

Geçtiğimiz hafta, Zonguldak, Bülent Ecevit Üniversitesinden çok sıcak bir ses aradı; Basın ve Halka İlişkiler departmanından Esra Güner. Devrek’deki Aşçılık bölümü öğrencileriyle bir söyleşi ve workshop yapabilir misiniz diye sordu. Hiç tereddütsüz -gelirim dedim. İyi ki de gitmişim… Birbirinden hevesli, pırıl pırıl gençlerle biraraya geldim.

beun pelin dumanlı

Yakın ilgi gösteren Üniversite Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer’i de makamında ziyaret ettim. Türkiyenin en genç rektörü ünvanına sahip Mahmut Özer ile gastronomi ve yemek tarihi üzerine tatlı bir sohbet ettik. 2005 ve 2015 arasındaki 10 yılda gastronomi ve aşçılık alanlarında ne kadar iyiye yönelik gelişim olmuş o an daha da iyi anladım. Rektör Özer’den de bir söz aldım; çalışmalarımda daima üniversite olarak yanımda olacağını iletti. Benim için çok duygulu bir andı.

12208767_1657760367813626_5522949162839547592_n 12208822_1657760364480293_4458464385451557639_n

Söyleşinin yapılacağı konferans salonuna geçince şaşkınlığım ve duygusallığım daha da arttı. Salon tamamen doluydu, öğrencilerin parlayan gözleri beni daha da motive etti. Başladım anlatmaya… Çok ilgili dinlediler, çok doğru sorular sordular. Sonra doooğru mutfağa gittik, teknik bilgiler ve uygulamalar eşliğinde yemek yaptık.

12193489_1211662895527620_9056447071078366751_n 12187705_1211662952194281_9153154820140038783_n

IMG_2134 IMG_2080

söyleşi ve workshop ardından rehber ile kısa ama dolu dolu bir Devrek turu yaptık. Bana birbirinden özel yöresel yemekler tattırdılar, tarihi simit fırınını ve Devrek’in dünyaca ünlü bastonlarının üretildiği atölyeleri ziyaret ettik. Devrek’in meşhur beyaz baklavasından tattım. Beyazlığını görünce nasıl yapıldığıyla ilgili bayağı bir kafa patlattım. Sonunda sırrını söylediler  🙂

baston devrek simit

Beni öyle güzel ağırladılar ki, bir devlet üniversitesinde böylesine ağırlandığım için gururlandım. Başta Rektör Özer ve Esra Hn. olmak üzere tüm akademisyenlere, ve öğrencilere teşekkür ediyorum.

http://m.haberler.com/sef-pelin-dumanli-devrek-kampusu-nde-gonulleri-7852890-haberi

İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümündeydim.

19 Ekim’de İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları ve Yönetimi Bölümünün davetlisi olarak İzmir’deydim. 4. sınıf öğrencilerin sektörü daha iyi tanımalarına olanak sağlayan workshop dersinde kendi gastronomi eğitimi maceramı ve sektördeki tecrübelerimi paylaştım. Yakın ilgi gösteren bölüm hocaları, öğrencilerine teşekkür ederim.

IMG_1624

IMG_1625

Ders sonrası 4. sınıf öğrencilerinden Seda Söker Altuğ bana mini bir İzmir Gastronomi Turu organize etmiş. :))

IMG_1639    IMG_1642  IMG_1635

Ayrıca Yeditepe’den hocam sevgili Nilgün Gürkaynak ile karşılaşmak da bana çoook sürpriz oldu.

IMG_1631

seda söker altuğ-nilgun gurkaynak-pelin dumanlı

1 yıl önce hayallerim gerçek oldu!

Yıllardan 2013 Bodrum’a taşındım. Bir iş için…Sonra… zaman geçti, hatta yıl atladık, aylar geçti… Kendi hayellerimin daha çok peşinde koşar oldum.

Bir gün, bankada sadece birkaç bin tl para, kafamda bir sürü proje, dosttan gözgöre göre yenilmiş bir kazık sonrası açtım “sahibindencom”u kendime atölyeye çevirebileceğim bir dükkan/ofis/işyeri/dörtduvar aramaya başladım… İlanlardan birtanesi henüz yeni girilmişti, “konacık da kiralık işyeri”… Telefon açtım, çıktım,baktım ve tuttum…

İşte Foodrum’un hikayesi böyle başladı…Sonrasını takip edenler bilirler.

Küçücük fıçıcık içi dolu turşucuk gibi bir atölye oldu o Konacık’taki kiralık işyeri ve çok şükür bugün 1. yılını kutluyor. Herkese, herşeye bu hayalimi mümkün kıldığı için sonsuz şükran!

foodrum1yaşında

www.foodrum.com

Kitabım “Sakatat” Çıktı.

sakatatkapak

Sakatat – HayyKitap

İlk kitabım, ilk kez bu kadar heyecanlıyım! Beni belki de hiç tanımayanlar; Sakatata ilgi duyan veya duymayanlar kitabımı okuyacaklar, inceleyecek, beğenecek belki de eleştirel yorum yapacaklar. Hepsine hazırım. Heyecanla bekliyorum… Kitap yayına hazırlanırken heyecanla beklediğim bir şey daha vardı: ricamı kırmayıp, et ve sakatata olan duruşunu bozmadan kitabımın arka kapağı için Defne Koryürek’in yazacağı yazı… Nihayet geldi, Okuyunca ne kadar mutlu oldum anlatamam. Son zamanlarda değil kitap, tüm yaşananlara ilaç gibi gelen derin anlamlar yüklü bir yazı! Kendisine ne kadar teşekkür etsem az. Kitabın basım telaşında biraz azizliğe uğradığına düşünüyorum. Tamamını paylaşmak istedim, zira bütünüyle güzel, böyle daha anlamlı.

Semavi dinler bize kitaplar aracılığı ile “bu dünya sizin, sizin için yaratıldı” diyor. Hayvanlar, bitkiler, taş ve toprak.. herşey. Değil öyle. Artık biliyoruz. Biz, bu gezegenin paydaşlarından biriyiz ve ancak diğer paydaşlarına gösterdiğimiz saygı çerçevesinde var kalabileceğiz. Bu kitap, eğer et yemeyi seçtiyseniz, o etin her bir parçasının geldiği hayvanı kutsamanız, varlığına şükretmeniz için pusula olsun. Dalak, kuyruk, yürek ve böbrek deyip geçmeyin. Ötesini bilmeniz için, tanımanız lazım. Defne Koryürek